GönderenKonu: Mavi  (Okunma sayısı 928 defa)

yagmur

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 48
  • Üyelik Tarihi: 25-08-2011
Mavi
Tarih : 10-02-2012 Saat : 14:30

Yasanmis, kücük kizin, yani mavi´nin cok kisa olan yasaminin öküsü. Bana cok dokundu okurken yaslarimi akitti, sizinle paylasmak istedim.


 MAVI

Eylülle beraber okul bahceleri hareketlenir. Veliler, ellerinde kucaklarinda bebeklerle okulun yolunu tutarlar. Bunlar genellikte okula ögrenci yazdirmak isteyen annelerdir. Velilik aslinda baba meslegi olmakla beraber erkekler bilerek ya da bilmeyerek o meslegi de hanimlara kaptirmis durumdadirlar. Geri alinabilir mi? Hayir. Artik cok gec gecmis olsun. Ancak anneler veliligi baba gibi yapmazlar. Tam yaparlar. O isi de annelik kadar önemsedikleri hemen belli oluverir. Özellikle teneffüs saatlarinde okul bahcelerine uzaktan bakarsaniz ne dedigi ne yaptigi belli olmayan Bircok Kücük yaratigin cirit attigi Bir yer olarak gözükür. Ama isin asli hic de öyle degildir. Evet, oynayan vardir , Gülen vardir. Hem gülüp hem de oynayan bile vardir. eger onlarin arasina kadar sokulabilir, iclerine girebilir, oyunlarina katilabilirseniz bazi seyleri ancak o zaman görebilirsiniz.

Okulun ilk günleri gecip de cocuklar özellikle yeni baslayanlar yolu izi ögrenince veliler okuldan el etek cekerler. Gerisi cocugun isidir. Okul ordadir. Ister okur, ister okumaz. Iste okul orda demeyen bir veli vardir. Daha dogrusu bir anne vardir. Bir de celimsiz kizi vardir.o Kizi annesi her gün sirtinda okula getiriyordu. Okul acilali bir ayi gecmis, diger anneler coktan el etek cekmislerdi okuldan. Ama bizimki hala o kizi her sabah sirtinda getiriyor. Her aksam önüne gelip sirtina alip götürüyordu. Evleri okula ne kadar uzakti, ya da yakinmiydi? bunu bilmiyordum. Ama o kadini bazi teneffüslerde bile okul bahcesinde görüyordum O celimsiz kizi ile ilgileniyordu. Agzini burnunu siliyordu; öpüyor, kokluyordu. Bir seyler yedirmeye calisiyordu. Ögretmenler odasinda: Her halde kiz biraz nazli, Ne olacak hanim kizi, Bisküvi cocugu, Öyle anam olsa bende inmem sirtindan gibi laflar bile ediliyordu. Zamanla adinida ögrendik. Daha dogrusu adini degil lakabini ögrendik. Maviydi. Evet, o celimsiz siska kiza arkadaslari mavi diyorlardi. Okulda birisine bir ad takilirsa gercek adi unutulur; Takilan ad gene unutulmaz. Kiz bunu bilmiyordu ama arkadaslarinin kendisine mavi demesini de istemiyordu.

Bir gün arkadaslarini sikayet icin iceri yanima geldi. Yedi ya da sekiz yaslarinda vardi. Birinci siniftadydi ama ikilerin, hatta üclerin boyu kadar boyu vardi. Boyu normal degildi asilip da uzatilmis gibiydi. Ince, siska, dal gibi bir seydi. Dokunsak kirilacak, dagitilacak gibi narindi. Saclari gece kadar karaydi. Gözleri de o kadar karaydi. Yüzü bakkallarda satilan sindi bebekler kadar güzel, düu ve pürüssüzdü. Kapiyi ona nöbetci ögrenci acti. Acmadan önce kapinin dis tarafinda misafirime: Ne isin var kiz mavi? Kiz da ona: Hepinizi sokayet edecegim dedi o anda da icewri giriverdi. Tam karsima dikildi. Direk lafa girdi: Amca! Dedi. Sonra düzeltti. Ögretmenim! Evet kizim. Arkadaslarim bana mavi diyorlar. Niye ki? Benim yüzüm biraz mavi de ondan. Ama adim mavi degil. Adimi desinler. Gercekten de yüzü biraz maviye caliyordu. Bunu ona demedim. Yok, dedim Yüzün gayet güzel. Sen güzel bir kizsin. Oturmaz misin? Buyur otur. Bunu dememi bekliyormus gibi karsimdaki koltuklarin birine ilisti. Saygisizlik olur diye düsünmüs olmali ki tam olarak oturmadi. koltugun cibigine egreti bir sekilde oturdu. Hadi simdi anlat. Siniftaki arkadaslarim bana mavi diyordu. Hi, Simdi büyük siniflarda diyor. Demesinler. Ben söylersem demezler mi? Demezler. Neden? Sizden hepsi korkuyorlar. Tamam.Ben söylerim onlara demezler. Tesekkür ederim ögretmenim. Senin baban nerde calisiyor? Bilmiyorum ögretmenim. Babanin nerde calistigini bilmiyor musun? Hayir. O bizden ayri yasiyor. Baska karisi varmis. Kim diyor? Annem dedi. Annen nerde calisiyor? Temizlige gider. Annen seni her gün sirtinda getiriyor neden? Ben cabuk yoruluyorum ya ondan. Neden yoruluyorsun? Hastayim ya ben. Yok, iyisin gayet iyi görünüyorsun. Ben biliyorum. Neyi? Her seyi biliyorum. Her sey dedigin nedir? Sayi saymayi biliyor muydu bilmiyorum ama sag eli ile sol elinin parmaklarini sayarak söyle dedi: Kalbimde sorun var bir, ameliyat olmam gerekiyormus iki, bizim o kadar paramiz yok üc. Annen mi söyledi bunlari sana? Bana demez baskasina anlatirken duydum.

O günden sonra mavi ile arkadas olduk. sik sik ziyaretime gelir oldu. Ben de onu ziyaret ettim. Sinifina gittim. Ona sinifinda bütün ögrencilerin duyacagi bir sesle "nasilsin arkadasim" dedim. Elini siktim. Ögrenciler gülüstüler. Niye gülüyorsunuz? dedim. Korkup sustular. israr ettim: Bana niye güldügünüzü söyler misiniz lütfen. Dedim. Mavi sessiz dinliyordu. Arkadasim olup olamamaya sinifin tepkisine göre karar verecekmis gibi bir hali vardi. Kararsiz görünüyordu. Sinifin ögretmeninden müsade isteyerek gülenlerden birini tahtaya kaldirdim. Tahtaya kalkinca hic konusamayanlar bile kendilerini konusmak zorunda hissederler . Ona dedim ki: Ben bu kiza arkadasim dedim. Sen bana güldün. Hadi niye güldügünü söyle. Biraz direndi. Söylemek istemedi. Söylersen kizmayacagim. Söylemezsen kizarim dedim. Bekledim. Ögretmenden arkadas mi olur dedi. Olmaz mi? Dedim. Olmaz. Neden olmazmis? Biraz bocaladiktan sonra: Cünkü o büyük. Dedi.Olsun. Büyüklerle kücükler arkadas olamazlar mi? Olurlar. Dedi. Tabi ki olurlar. Dedim. Mavi benim arkadasimdir. Tamam mi cocuklar? Hep bir agizdan: Tamaaaam dediler. Aslinda bunu yaparak diger ögrencilere mesaj vermek istedim. Bu kiza mavi demeyin. Bakin o kiz benim arkadasimdir haa, ona göre, gibi bir sey yani. Bunu büyük siniflar anladilar. Ondan uzak durmaya özen gösterdiler. Hatta yanina bile yaklasamadilar. Cünkü büyükler beni iyi taniyorlardi. Ama onun kendi sinifindaki arkadaslari basta olmak üzere kücük siniflar ona mavi demeye devam ettiler.

Mavinin okulda olmadigi bir gün bütün siniflari toplayip: Arkadasimiza mavi demeyin. Morali bozuluyor. O cocuk hasta. Moralsiz yasayamaz diye uzun uzun anlattim. Arkadasimiza bir sey olmasini ister misiniz? Dedim. Hep bir agizdan "Haaayir" diye bagirdilar. Iyi dedim. Galiba anlatabildim diye de sevindim. ama nafile arkadaslari ona mavi demeye, o da aglamaya, bana sikayete gelemeye devam etti. Büyük siniflar tamamdi da benim bu minik siniflara gücüm yetmiyordu. Büyümelerini beklemekten baskada carem yoktu. Icimden "siz hele elimi dolduracak yasa gelin görürsünüz" dedigim bile oluyordu. Maviyi her gördügümde nasilsin arkadasim demeden gecemedim. O da zamanla buna alisti. Sagol arkadasim demeyi. O da bana hal hatir sormaya baslamisti.. Cok zekiydi. Benden duydugu cümleleri unutmuyor. Ayni ifadelerle ve uzun cümlelerle Bana hal hatir soruyordu. Ona her defasinda. Sagol arkadasim. Diyordum. Bazen de karsilastigimizda hal hatir sormak yerine. Onun görecegi sekilde dilimi cikariyordum. O da buna alismisti. He yaparsam ayni sekilde karsilik veriyordu. "Ha." Diyordum. O da "ha" diyordu. Ne var anlaminda "Neeee" o da "neee" diye uzatiyordu. Anlamsiz seslerle de selamlasiyorduk. Hu Hu Te Te Kü Kü Yaaaa Yaaaa Öyle olmus iste. Eveeeet. Eveeeet. Ben nasil olmus? Diyordum o da"öyle olmus iste" diyordu. Diger ögrenciler ne yaptigimizi ne konustugumuzu anlamiyordu. Biz sadece selamlasiyorduk. Özel bir dil ile. Arkadaslik diliyleselamlasiyorduk. O benim arkadasimdi. Ben sölemesem o gelip darildin mi anlaminda: Neeeeee? Diye bagiriyor. Ben de ona neeee? Diye bagiriyordum. Bir gün gene sinifina gitmistim. Bu dille konusup duruyorduk. Onun arkadaslarindan birisi elini kaldirdi. Ne var dedim.

Ögretmenim benim de arkadasim olur musunuz? Dedi. Olamam mi dedim gülerek. Gurur duyarim diye de itifat ettim. Hepsi arkadasim olmak istediklerini söylediler. Hepsinin arkadasligini kabul ettim. Konusmalar bitince Mavi ayaga kalti sinif arkadaslarina kizmis gibiydi beni paylasmak istemedigi belliydi: O asil benim arkadasim! Dedi. Kabul etmediler. Bizim de arkadasimiz. Bizim de arkadasimiz. Dediler. Mavi ye döndüm: Neeeeee? Dedim. Ilk defa bana yanit vermedi. Kizdigi belliydi. Gönlünü almam lazim diye düsündüm. Kapidan cikmadan önce sinifa döndüm: Hepiniz arkadasimsiniz tamam mi? Dedim. Tamaaam dediler. Ben elimle Mavi yi göstererek: Ama asil arkadasim o. Dedim. Birden yüzü güldü. Gözleri parladi. Ayaga kalti, yüksek sesle : Yaaaaaaaaaa! Gördünüz mü?

Dedi. Annesi okula her gün geliyordu zaten. O günlerde bir gün iceri, odama geldi. Mavi gibi onun da yüzü gülüyordu artik: Hocam Allah sizden razi olsun. Dedi. Amin, cümlöemizden razi olsun. Kizim sizi cok seviyor. Sizin icin "o benim arkadasim" diyor. Der tabi, dedim. Cünkü o benim arkadasim. Mavi nin annesi benim saka mi ciddi mi konustugu mu anlamaya calisti. Sonra ciddi oldugumu anlamis olmali ki devam etti: Kizim, öyle deme. Ögretmen belki sana kizar diyorum ama nafile. O benim arkadasim diyor baska sey demiyor. Yemesi icmesi degisti. Okula gelmek icin can atiyor. Yüzüne de kan geldi sanki. Dedi. Biliyorum. dedim. Cok sevindi dua edip gitti. Gercekten de Mavi´nin yüzü eskisi gibi degildi; pembeye caliyordu artik. Sik sik oturmayi da birakmisti. Demek ki yorulmuyordu. arada bir derse girmeden önce benim kapimi calip: Nasilsin arkadasim. Diyordu. Ben de ona : Sagol arkadasim, sen nasilsin? Diyordum. Ey diyordu. Ben de: Ey diyordum. Sonra kosarak dersine gidiyordu. Bu "ey" demeyi de benden ögrenmisti. Simdi bana satiyordu. Nasilsin arkadasim? Ey Sen nasilsin? Ey Ey öyleyse. Ey.

O günlerde annesi onu Ankara ya doktor kontrölüne götürdü. Doktor inanilmaz bir gelisme var. Demis. Böyle duyduk. Dyuduklarimla yetinmeyip bizzat arkadasimi cagirip sordum: Doktor ne dedi? Dedim. Iyiymisim arkadasim, dedi. Doktor böyle söyledi. Dedi. Üsteleyip ayrintiya girmedim. Ama o kadar cok sevindim ki bogazim dügümlendi konusamadim. Güc bela: Tabi ki iyisin arkadasim, diyebildim. Yüzündeki mavilik yok denecek kadar azdi. On bes tatile, yani yariyil tatiline öyle girdik. Ikinci yariyilin ortalarina dogru okulda hareketli günler baslar. Sinavlar sosyal etkinlikler, siklasir. Yani is cogalir. Öyle oldu galiba Mavi ile az görüsür olduk. Bana seyrek ugramasina ona verdigim kisa cevaplar mi neden oldu bilmiyorum. Ama o günlerde galiba biraz az görüsür olduk. Mavi`nin nisan ayinda kontrolü vardi. Kendisinden, annesinden öyle duymustuk. Nisanin ortalarinda Ankara`ya gitti. O yokken sinif arkadaslari onu sormaya geldiler. Her gün iki ya ücü gelip bana onu soruyorlardi. aslinda benim de bir sey bildigim yoktu ama " iyi imis gelecekmis, gidecekmis diye onlara moral veriyordum. Arada da " niye soruyorsunuz? Mavio deyip kizdirmakl icin mi? Diye takiliyordum. O zaman bana yeminler edip bir daha asla ona mavi demeyeceklerini söylüyorlardi. Sinif ögretmenlerine de söz verip bana mavi demeyecekleri söylemisler. Ögretmen de onlara: Sizin yüzünüzden hasta oldu zaten demis hepsi aglamislar.

Mavi´nin dedikodusu bütün okulu sarmisti artik. Kalbinde sorun oldugu moralinin yüksek tutulmasi gerektigi, üzüntüden ve asiri sevincin onu öldürecegi söyleniyordu. Birkac gün sonra ameliyat oldugu haberi geldi. Ondan bir iki gün sonra cok iyi diye haber geldi. Yirmi üc nisanda gelecekmis diye haber geldi. Sinifindakiler onun icin hazirlik yaptilar. Bayram, geldi. Mavi gelmedi. Kimsenin bir sey bildigi yoktu. Ertesi gün de okul tatildi.

Yirmi bes nisan günü aksama dogru okulda bir haber yayildi. Cenazesi yoldaymis gece burada olurmus. Arastirdik dogruydu. Ertesi gün cenaze evine gittim. Güle güle arkadasim, diyeyim diye gittim. Cenaze odanin ortasiondaydi. Üzerine beyaz bir carsaf örtmüstü. Sadece yüzü acikti. Benden önce sinif arkadaslari da gelmislerdi. Vicdan azabiyla tanistiklari belliydi. Agliyorlardi. Yüzlerini maviye boyamis gelmislerdi. Hepsinin yüzü maviydi. Gözlerinden düsen damlalar mavi önlüklerini islatmisti. Mavi, gözleri acik onlara bakiyordu. Yüzü artik mavi degildi.Sariydi. Benmi duydumu bilmiyorum. Güle güle arkadasim dedim. Hicbir sey demedi. Agzini acmasini: Neeeee? Diye bagirmasini öyle cok isterdim ki, demedi. Belki de diyemedi. Icimden:

Iyi bakalim arkadasim, öyle olsun. Dedim.

Öyle olsun arkadasim.